Türkiye'nin İklimi
Coğrafya Türkiye'nin İklimi
1. MATEMATİK KONUM

Bu dersimizde ygs coğrafya türkiye'nin iklimi ders notları, türkiye'nin iklimi konu anlatımı özet, türkiye'nin iklim özellikleri kısaca, türkiye'nin iklim çeşitleri, türkiyenin iklim video ders izle gibi konuları ele alacağız.
Türkiye, 36°-42° kuzey paralelleri ile 26°-45c doğu meridyenleri
arasında yer alır. Ülkemizin kuzeyinde nemli-ılıman ve nemli-soğuk
iklim bölgele ri; güneyinde sıcak (Akdeniz ya da suptropikal) ik lim
kuşakları bulunur. Bu nedenle ülkemiz, mate matik konum bakımından
soğuk ve sıcak iklim ku şaklarının geçiş alanı olup ılıman iklim
özelliklerini sahiptir.
2. ÖZEL KONUM
Bir ülkenin iklimi üzerinde matematik konur kadar özel konum da
etkilidir. Türkiye; Asya, Avru pa ve Afrika kıt'aları arasında
kalan, yaklaşık 78 562 km2 gibi oldukça geniş bir alana sahip olan b
ülkedir. Yurdumuz bu geniş alan içinde çok çeşil coğrafî
farklılıklara sahiptir. Bu coğrafî farklılıklc yurdumuzda çeşitli
iklimlerin görülmesine nede olmaktadır.
Ülkemiz deniz seviyesinden biraz yüksek bir ü ke olsaydı ve üzerinde
engebelere neden ola dağlar, tepeler, vadiler, plato gibi yüzey
şekilleri c masaydı, enlem etkisine bağlı olarak ülkemizde s caklık
güneyden kuzeye doğru düzenli bir sekile azalacaktı. Örneğin; aynı
enlem üzerinde olan Ç; nakkale, Erzurum gibi yerlerde iklim
koşulları ay olacaktı. Oysa Çanakkale ile Erzurum arasında c dukça
farklı iklim koşulları söz konusudur. Çana kale'de Akdeniz,
Erzurum'da ise karasal iklim k şulları egemendir. Çanakkale'de
yıllık sıcaklık c talaması 14.8°C, yıllık ortalama yağış miktarı 6
mm iken, Erzurum'da yıllık sıcaklık ortalame 5.9°C, yıllık ortalama
yağış miktarı 447 mm'dir. A nı enlemde olmalarına rağmen iklim
farklılığı Çanakkale'nin deniz etkisinde olması, yükseltisir az
olması; buna karşılık Erzurum'un iç kesim yer alması ve çevresinde
yüksek dağlar olmas dan dolayı deniz etkisinden yoksun kalması
yükseltisinin fazla olması gibi coğrafî farklılıklar
kili olmuştur. İşte ülkenin böyle fazla engebeli olması ve coğrafî
bakımdan çeşitlilik göstermesi nedeniyle çok kısa mesafelerde bile
çeşitli iklim tipleri görülmektedir. İklim tiplerinin oluşmasına,
ülkemizin çevresindeki denizler, karalar ve basınç merkezleri ile
yeryüzü şekilleri etkili olmuştur.
a. Etrafındaki Denizlerin Etkisi
Ülkemizin üç tarafı Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizleriyle
çevrilidir. Bu denizler, ülke iklimi üzerinde oldukça etkilidir.
Denizler üzerinden gelen nemli-serin hava kütleleri geçtikleri
yerlere hem yağış bırakır hem de nemi artırarak sıcaklık
değişikliğinin daha az olmasını sağlarlar. Ancak Akdeniz ve
Karadeniz'de, dağların kıyıya paralel uzanması ve deniz etkilerinin
karalar içine sokulama-ması nedeniyle nemli hava kütleleri,
ülkemizin iç kesimlerine ulaşamaz. Bu nedenle denizler üzerinden
gelen nemli hava kütleleri yalnızca kıyıda dağların denize bakan
yamaçlarına yağış bırakır. Burada nemi arttırdıklarından bu yerlerde
mevsimlik ve günlük sıcaklık farklarının iç kısımlara nazaran daha
az olmasına neden olurlar. Kıyı bölgelerindeki yıllık yağış miktarı
da iç kesimlere göre kıyaslanmayacak kadar fazladır.
Akdeniz iklimi, özellikle Akdeniz kıyıları ile Ege kıyıları üzerinde
oldukça etkilidir. Bu iki kıyı bölgesi ile deniz arasında yazın
günlük sıcaklık farkından dolayı karadan denize ve denizden karaya
hava hareketleri olur. Ayrıca Akdeniz Bölgesi'nde kıyıya paralel
uzanan Toros dağları Akdeniz üzerinden gelen serin-nemli hava
kütlelerinin iç kesimlere geçmesini engeller. Toros dağlarına çarpan
bu hava kütleleri yükselir ve kıyı bölgesine yağış bırakır. Ege
Bölgesi'nde ise durum biraz farklıdır. Hava kütleleri hem kıyıda
yağış bırakır hem de buradaki dağlar kıyıya dik olarak uzandığından
graben alanlarını izleyerek denizin etkisini iç kesimlere kadar
ulaştırır. Yazın ise bu kıyılarda kuraklık hâkim duruma geçer.
Karadeniz iklimi ise Karadeniz Bölgesi'nde kıyının hemen gerisinde
kıyıya paralel uzanan Kuzey Anadolu Dağları'nın kuzeyinde kalan kıyı
alanı ile Marmara Bölgesi'nin kuzey kesimlerini etkiler.
Karadeniz üzerinden gelen nemli ve serin hava kütleleri Karadeniz
kıyılarını etkisi altına alır. Kıyının hemen gerisindeki Kuzey
Anadolu Dağları ile karşılaşan kütleler, bu dağları geçemeyince
yamaçlara doğru yükselerek kıyıya oldukça fazla yağış bırakırlar. Bu
kütlelerden dolayı Karadeniz kıyı bölgesindeki sıcaklık iç kesimlere
göre daha fazla olur. Sıcaklık değerleri fazla düşmez. Özellikle
Karadeniz kıyılarında sıcaklığın 0°C'ın altına düştüğü çok nadir
görülür. Dolayısıyla bu bölgede don olayı yok denecek kadar azdır.
Karasallık durumu: Karasallığı ortaya çıkaran en önemli
faktör nemdir. Çünkü nem, sıcaklığı koruyucu bir görev taşır. Hava
içindeki sıcaklığı dengeler, sıcaklığın atmosfere kaçmasını
engeller, Güneş'ten gelen ışınların doğrudan yeryüzüne inmesini
önler. Böylelikle yeryüzündeki sıcaklık da dengelenmiş olur.
Ülkemizde nemin fazla olduğu kıyı bölgelerinden, nemin az olduğu iç
bölgelerimize gidildikçe karasallığın etkisi daha fazla hissedilir.
İç bölgelerimizde de karasallığın etkisi doğuya doğru artar. Çünkü
İç Anadolu Bölgesi'nden doğuya doğru gidildikçe yükseltinin artması,
nemin iyice azalması dolayısıyla mevsimler arasındaki sıcaklık
farkının artması doğuda karasallığın etkisinin daha fazla
hissedilmesine neden olmaktadır.
Ülkemizin geneline baktığımızda en düşük karasallık derecesi
Alanya'da, en yüksek karasallık derecesi ise Muş'ta belirlenmiştir.
Görülüyor ki kıyılarda denizel etkiler hâkimken, iç bölgelerde
karasal etkiler hâkim duruma geçer. Aynı zamanda kıyı kesimlerine
göre, iç bölgelerde karasal etkilerin artması, tarımsal
faaliyetlerin türünü de etkilemektedir, iç bölgelerde karasal
koşulların etkili olmasından dolayı daha çok tahıl tarımı
yapılmaktadır.
b. Etrafındaki Kara Kütlelerinin Etkisi
Türkiye; Avrupa, Asya ve Afrika kıt'alarmın birbirine yaklaştağı
bir alanda yer alır. Zaman zaman bu kıt'alardan gelen hava
kütlelerinin etkisi altında kalır. Yurdumuz kış mevsiminde, Asya
kıt'asındaki Sibirya ile Avrupa kıt'asındaki Balkanlar üzerinden
gelen soğuk hava kütlelerinin etkisi altındadır. Bu hava kütleleri
ülkemizde kışların kar yağışlı, donlu ve çok soğuk geçmesine neden
olur.
Yazın, Afrika kıt'ası ile Arabistan Yarımada-sı'ndan gelen sıcak ve
kuru hava kütleleri ülkemiz üzerinde etkili olur. Bu hava kütleleri
sıcaklığı arttırır. Sıcaklığın fazla olduğu dönemlerde ise kavurucu
bir sıcaklığa yol açarak kuraklığın artmasına ve bitkilerin
kurumasına neden olabilirler.
c. Etrafındaki Basınç Merkezlerinin Etkisi
Ülkemiz etrafındaki bazı basınç merkezleri de iklim üzerinde oldukça
etkilidir. Ülkemizde etkili olan başlıca basınç merkezlerini şöyle
sıralayabiliriz: Yüksek basınç alanları; Asor ve Sibirya
antisiklonlarıdır. Alçak basınç alanları ise izlanda ve Basra
Körfezi siklonlarıdır. Bu basınç alanlarının ülkemizde çeşitli
mevsimlerde önemli etkileri olmaktadır.
Sonbahar ve kış mevsiminde, Sibirya ve Asor yüksek basınç alanları
ve İzlanda basınç alanları ülkemiz üzerinde oldukça etkili olur.
Özellikle Sibirya yüksek basınç alanı kuvvetli olduğu dönemlerde
Türkiye üzerine yayılarak Türkiye'yi etkisi altına alır ve ülkemize
kar yağışı ve soğuk getirir. Bazen Asor yüksek basıncı Sibirya
yüksek basıncı ile birleşerek kışın daha soğuk geçmesine neden olur.
Bu dönemde etkili olan İzlanda alçak basınç alanının getirdiği
ılıman havanın etkisi bu sert havanın yanında yetersiz kalır,
hissedilmez. Ancak Sibirya yüksek basınç alanının ülkemizde
etkisinin hafif olduğu dönemlerde İzlanda siklonu etkisini
hissettirir ve kış mevsiminin etkisini kısalttığı gibi ılıman ve
yağışlı geçmesini sağlar.
İlkbahar ve yaz mevsiminde ise Türkiye, Atlas Okayusu üzerindeki
Asor yüksek basınç alanı ile Basra Körfezi çevresindeki alçak basınç
alanı etkisi altına girer. Asor yüksek basınç alanından gelen
denizel-tropikal hava kütleleri, ülkemize kuzeybatıdan girerek
güneydoğu yönünde hareket eder. Karadeniz kıyı kesimleri dışında,
yağış getirmez. Ülkemizin güneydoğusundan sokulan Basra Körfezi
alçak basınç alanı karasal-tropikal bir hava kütlesi olup çok kuru
ve sıcaktır, yağış getirmez. Bu hava kütlelerinin etkisiyle
ülkemizde yaz mevsimi kurak geçer. Etkili oldukları dönemde sıcaklık
ve buharlaşmayı arttırırlar.
ç. Yeryüzü Şekillerinin Etkisi
Ülkemizde iklimin çeşitlenmesinde yükselti, bakı, eğim, dağların
uzanışı gibi yeryüzü şekillerinin önemli rolü vardır.
Yükselti: Türkiye'nin ortalama yükseltisi 1132 m'dir. Genel olarak
ülkemizde yükselti, batıdan doğuya ve kıyılardan iç kesimlere doğru
artar. Bu durum ülkemizin iklim koşulları üzerinde de etkilidir.
Yükseltinin artmasına bağlı olarak kıyı bölgelerinden iç kısımlara,
batıdan doğuya doğru sıcaklıklar azalır.
Ülkemizin en yüksek bölgesi olan Doğu Anadolu Bölgesi'nin ortalama
yükseltisi ise 2000 m kadardır. İç Anadolu ve Doğu Anadolu gibi iç
bölge lerde yükseltinin fazla olduğu kesimlerde havanır sıcaklığı
azalır, yağışlar daha çok kar şeklinde olu ve sıkça don olayları
görülür. Kar örtüsünün yerde kalma süresi oldukça uzar. Kış mevsimi
soğuk ve uzun, yaz mevsimi sıcak ve oldukça kısa geçer.
Yükseltinin az olduğu Marmara ve Ege bölgele rinde sıcaklıklar daha
fazladır, kar yağışı ve doı olayları çok az görülür. Yağışlar daha
çok yağmu şeklindedir. Kış mevsimi daha ılıman ve kısa, ya: mevsimi
ise sıcak ve uzun sürer.
Yükselti aynı zamanda yağış ve nemliliği de el kiler. Ülkemizde
yüksek dağlar ve platolar çok ya ğış alan yerlerdir. Buna karşılık
dağların çevreled ği İç Anadolu Bölgesi'nde yağış değerlerinin dC
şüklüğü dikkat çekicidir. Ayrıca yine yükseltiy bağlı olarak yağışın
biçimi de değişir. Yükseltini az olduğu yerlerde yağışlar daha çok
yağmur şeklinde olurken, yükseltinin fazla olduğu dağları yüksek
kesimleri ile yüksek plâtoluk alanlarda g« nelde kar şeklindedir.
İklim üzerinde kısa mesafelerde oluşan yükse ti farkının da önemli
etkisi vardır. Bir dağ ile heme yanında yer alan alçak ova veya
geniş-derin vac ler arasında yükselti farkından dolayı yağış ve J
caklık koşulları hızla değişir. Bu durum yan yar olan iki alanda
farklı iklim koşullarının egemen olmasına yol açabilir. Örneğin;
Aydın Dağları ı Bozdağlar ile aralarında yer alan Küçük Menden
Ovası'nda bu farklılaşma net olarak görülür.
Dağların uzanışının etkisi: Ülkemizdeki dağların uzanış
şekilleri, iklim üzerinde önemli rol oynar. Karadeniz kıyılarımıza
paralel olarak uzanan Kuzey Anadolu Dağları ile Akdeniz'e paralel
olarak uzanan Toros dağları, deniz etkisinin iç kısımlara girmesini
engeller. Bu dağların yamaçları ile kıyı şeridi bol yağış alırken,
iç bölgelerimizde yağış ve nem çok azalır. Nem çok az olduğu için de
mevsimlik ve günlük sıcaklık farklılıkları artar. Yine bu dağlar,
Anadolu'nun iç kesimlerindeki soğuk hava kütlelerinin kıyı
kesimlerine sokulmasını da engeller. Karadeniz ve Akdeniz kıyıları
ile iç bölgeler arasında iklim koşullarında oluşan büyük farklılığın
nedeni, kıyıya paralel olarak uzanan dağların denizden gelen
nemli-serin hava kütlelerini iç bölgelere, kışın iç bölgelerde
oluşan soğuk hava kütlelerinin kıyılara yayılmasını engellemesidir.
Ege Bölgesi'nde ise kıyıya dik olarak uzanan dağların arasında yer
alan geniş ve derin oluklar, rüzgârların hareketini de olumlu yönde
etkiler. Bu dağların arasındaki Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes ve
Küçük Menderes çöküntü ovalarını izleyen nemli-serin hava kütleleri
İç Batı Anadolu eşiğine kadar ulaşır.
Bakı ve eğimin etkisi: Ülkemiz, ekvatorun kuzeyinde, 36°-42°
kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Bu nedenle ülkemizin güneye
bakan eğimli yamaçları güneş ışınlarından doğrudan yararlanırken,
kuzeye bakan eğimli yamaçlar ise güneş ışınlarından doğrudan
yararlanamaz. Dolayısıyla kuzey yamaçlar daha serin ve nemli, güney
yamaçlar ise güneş ışınlarından daha fazla yararlandıkları için
sıcak olur. Ancak güneye bakan yamaçlarda güneşten yararlanma aynı
şekilde olmaz. Yamaçların çeşitli kademelerinde değişik eğimler söz
konusudur. Güneş ışınları bölgeye aynı açıyla gelse bile geliş açısı
yamaçların eğimine göre değişir. Bu da aynı yamaç dahilinde bile
değişik sıcaklık değerlerinin görülmesine neden olur.
Güneş ışınlarının geliş açısı tarım ürünlerinin yetişme sürelerini
ve bitki örtüsünün gelişimini de etkiler. Güney yamaçlarda, doğrudan
güneş ışığı isteyen bitkiler yetişirken, kuzey yamaçlarda nem ve
serin hava isteyen bitkiler yetişir. Ayrıca güney yamaçlarda
tarımsal ürünlerin daha çabuk olgunlaşması olgunlaşması nedeniyle
tarımsal etkinlikler buralarda yoğunlaşmış, buna bağlı olarak
yerleşmeler de yoğunluk kazanmıştır.
Diğer Coğrafya Notları, Testleri ve Videolarına Sağdaki Menüden Ulaşabilirsiniz.
BENZER KONULARI SİTE İÇİNDE ARAYIN