Türkiye'de Akarsuların Oluşturduğu Yer Şekilleri
Coğrafya Türkiye'de Akarsuların Oluşturduğu Yer Şekilleri

Bu dersimizde türkiye'de akarsuların oluşturduğu yer şekilleri, akarsuların oluşturduğu aşındırma ve biriktirme şekilleri, akarsuların oluşturduğu yer şekilleri, coğrafya akarsuların oluşturduğu yer şekilleri, akarsular tarafından oluşturulan yer şekilleri nelerdir, Türkiye'de Akarsuların Oluşturduğu Yer Şekilleri nelerdir gibi konuları ele alacağız.
Yeryüzünün şekillenmesine neden olan dalga, akıntı, buzul ve
rüzgârların yanı sıra, en etkili dış kuvvet akarsulardır.
Akarsuların etkinliği, çoğunlukla yüksek dağlar, kutup bölgeleri ve
çöller dışında kalan alanlarda ön plândadır.
Dünya üzerinde sahip olduğu yeri ve konumu, iklimi ve topoğrafik
özelliklerinden dolayı Türkiye, akarsuların egemen olduğu
ülkelerdendir. Bu nedenden yurdumuz, çok gelişmiş ve zengin bir
akarsu ağına sahiptir. Oluşmuş olan bugünkü akarsu ağı sistemi,
jeolojik devirlerden Üçüncü Za-man'ın sonu, Dördüncü Zaman'ın
başlarında oluşmaya başlamıştır. Yükselmiş ve tamamen kara haline
geçmiş olan ülkemizde, eğimin de artmasıyla akarsular vadilerine
derince gömülmüşlerdir. Bu işlevleri günümüzde de sürmektedir.
Akarsuların aşınım ve birikiminden oluşan işlevlerinin sürmesinden
dolayı ülkemizdeki yeryüzü şekilleri zengin bir durumdadır. Bu
nedenle ülkemiz akarsularının aşındırması ile birçok tipte vadi
oluşmuştur. Akarsuların oluşturduğu aşınım ve birikim şekilleri iki
grupta toplanır:
1. Akarsuların oluşturduğu aşınım şekilleri:
Akarsuların aşındırması; akarsu havzasındaki kaya yapısına,
tabakaların durumuna, yatağında taşıdığı su miktarına, yatak
eğimine, akarsuyun hızına, taşıdığı yük miktarına bağlıdır. Örneğin;
suyu fazla bir akarsu, eğimi yüksekçe olan bir yatakta
hızla akıyorsa, aşındırma gücü fazladır, denebilir. Bunun tersi
olursa yavaş akan, suyu az bir akarsuyun aşındırma gücü zayıftır.
Ülkemizde akarsuların çoğunun aşındırma gücü, debisindeki
değişikliğe bağlı olarak mevsimler arasında önemli farklılıklar
sunar. Özellikle ilkbahar ayları suların en yüksek olduğu ve
aşındırma gücünün en fazla olduğu dönemdir. Türkiye'de yüksek dağ
alanlarının çok fazla olması nedeniyle akarsu aşındırması ön plânda
bulunmaktadır. Ülkemizde akarsu aşındır-masıyla oluşan birçok vadi
tipi oluşmuştur. Vadi, bir yatak ve bunun iki yanında eğimli
yamaçların yer aldığı yeryüzü şekillerinden birisidir. Bunlar, içine
akarsuların da yerleşebildiği uzun oluklardır. Vadiler, aşındırma
ile yana doğru ve derine doğru gelişebilirler. Ayrıca, yana doğru
aşındırma sonucunda akarsular, vadilerini bir diğer akarsu havza-sıyla
yapmış olduğu sınır olan su bölümü çizgisine kadar uzatabilirler.
Derine aşındırmanın fazla olduğu yerlerde oluşan dar, derin ve dik
yamaçlı vadilere boğaz vadi adı verilir. Ülkemizdeki boğazlar daha
çok sert kayalar içinde açılmışlardır. Bu tür boğazlara yarma vadi
denir. Özellikle ülkemizde kuzeyin önemli akarsuları olan Sakarya,
Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh nehirleri, Anadolu'nun kuzeyindeki
dağları yararak birçok boğaz ve yarma vadi oluşturmuşlardır. Yine
Doğu Anadolu Bölgesi akarsuları (Karasu, Murat, Fırat ve Dicle) ve
güneyde Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin oluşturduğu vadilerde birçok
boğaz oluşmuştur.
Bazen boğazların kenarında yamaçlar basamak basamaktır. Böyle
basamak profili gösteren ve yatay tabakalar içinde açılmış boğazlara
kanyon denir. Ülkemizde kanyonların en tipik örneklerine Torosların
yatay yapılı kireç taşlı arazileri içinde rastlanır. Örneğin, Göksu
Nehri Taşeli Plâtosu'nun kireç taşları içerisinde kanyon biçiminde
derin boğazlar oluşturmuştur. Bazı vadilerin enine profili V
şeklinde ve alüvyal tabandan yoksundur. Bu tip vadilere kertik ya da
çentik vadi denir. Özellikle Kuzey Anadolu Dağları'nın ve Torosların
denize bakan yamaçları üzerinde kurulmuş örneğin; Kuzey Anadolu'da
Fırtına Deresi, Solaklı Deresi, İkizdere; Güney Anadolu'da Aksu
Çayı, Manavgat Çayı, Tarsus Çayı gibi, birçok akarsu vadisi dağların
epirojenik stilde yükselmelerine dayalı olarak gençleşmelerinden
dolayı V şeklinde oluşmuşlardır. V şekilli çentik vadiler, yana
aşındırmanın fazla olduğu ve yamaçların yatıklaştığı yerlerde vadi
profili genişler ve basık bir profil görünümünü sunan yatık yamaçlı
vadiler oluşur.
Yatık yamaçlı vadilerin tabanlarının taşınan alüvyonlarla
doldurulması sonucunda ve yamaçlarının da aşınımla iyice
yatlaştırılmasıyla alüvya! tabanlı vadilere dönüşürler. Ülkemizdeki
akarsuların büyük birçoğunun denize ulaşmadan önce ağız kesimindeki
vadi profili bu şekli almıştır. Bunun yanı sıra bir akarsu vadisini,
biri sert diğeri yu muşak iki farklı dirençteki kayanın
birleştirdiği yer de kazıp derinleştirir ise sonuçta yamaçlarındar
biri daha dik, diğeri yatık olur. Bu bakımdan, ya maçları farklı
eğim değeri gösteren vadiler asimet rik vadi denir. Ülkemizde
bunlar, değişik dirençte ki kayaların yer aldığı hemen hemen tüm
vadile üzerinde lokal olarak görülür (Şekil 1)
Yukarıda sözü geçen
aşınım şekillerinden vac lerin yanı sıra; killi-tüflü yamaçların
yüzeysel selenmelerle derine yarılması sonucunda kötü ara anlamına
gelen kırgıbayır (badlands) denilen şekiller ve peri bacaları
oluşur. Ülkemizde İç Anadlu'daki Ürgüp-Göreme yöresinde peri
bacaları bulunur.
Ayrıca akarsu
yataklarında eğimin birden azaldığı ve suyun birden çağlayanlar ve
şelâleler yaparak düştüğü yerlerde bir çukur gelişir. Bu çukura dev
kazanı ismi verilir. Bunlar, akarsu aşındırması sonucunda
gelişirler. Ülkemizde Akdeniz Bölge-si'nde Düden Çayı ve Manavgat
Çayı üzerinde birçok örneği bulunur. Dev kazanın olduğu her yerde
şelale bulunur, ancak her şelalenin olduğu yerde dev kazanı oluşmaz.
Başta akarsular olmak üzere diğer dış kuvvetlerin, yeryüzünü
aşındırması sonucunda yükseltileri neredeyse deniz seviyesine kadar
indirilmiş, inişli-çıkışlı, dalgalı düzlükler oluşur. Bunlara
peneplen (yontuk düz) denir. Ülkemizde milyarlarca yıllık I. Zaman
arazileri özellikle akarsu aşınımıyla düz ya da düze yakın yüzeylere
sahip peneplenlere dönüşmüşlerdir. Ancak daha sonraki tektonik
hareketlerin etkisiyle yükselmiş olan peneplen arazileri içine
akarsular gömülerek V şekilli, genç, çentik vadiler
oluşturmuşlardır. Ülkemizdeki peneplenlerin en tipik örneği, Çatalca
ve Kocaeli platoları üzerinde yayılan peneplen alanıdır.
2. Akarsuların oluşturduğu birikim şekilleri:
Akarsuların taşıdığı çeşitli boyuttaki kil, kum, çakıl gibi
maddeler, dağ eteklerinde ve ovalarda akarsuyun gücünün azalması ya
da akarsuyun yükünün artması sonucu biriktirilir. Yükün bir akarsu
tarafından taşınamayan kısmı yatakta çökelir. Bu çökelme etkinliği
sırasında iri unsurlar olan blok ve çakıllar, ilk çökelenlerdir.
Daha sonra ve geç çökenler ise, kumlar ve suda asılı olarak taşınan
mil, kil gibi ince unsurlardır. Sözü geçen bu unsurların
çökeltilmesi ile birçok akarsu biriktirme şekli oluşur:
Birikinti konileri: Eğimli yamaçlardan inen sellerin ve
derelerin suları bir düzlüğe vardığında hızları birden azalır, oraya
kadar sürükleyerek taşıdıkları kaya parçaları ve onların
kırıntılarını dağ eteğinde koni şeklinde yığarlar. Bu koni
şeklindeki birikinti şekillerine birikinti konisi denir. Eğer
bunların topoğrafik eğim değeri 10°den büyükse birikinti konisi;
10°den küçük ve nispeten cılız bir akarsu tarafından bu malzeme
taşınıyorsa o zaman da birikinti yelpazesi adını alırlar. Ülkemizde
birçok kentimiz birikinti koni ve yelpazeleri üzerinde
kurulmuşlardır. Kayseri'nin Yeşilhisar, İsparta'nın Senir-kent,
Konya'nın Akşehir ve bir de Bursa kentleri bunların birkaçıdır.
Dağ eteği ovaları: Yan yana yer alan birikinti koni ve
yelpazelerinin birkaçının taşıdıkları materyalleri dağın eteğinde
çökeltmeleri ve bunların birleşmesi sonucunda oluşan ovalardır.
Bursa ovası, Dörtyol-İskenderun arasındaki kıyı ovası bu ovalara
örnek oluştururlar. Buralarda tarım yapılabilmektedir.
Dağ içi ovaları: Bunlar dağ içlerinde, özellikle eğimin
azaldığı yerlerde oluşan birikimler sonucunda oluşan ovalardır.
Ülkemizdeki dağ alanları üzerinde çok görülürler. Erzurum ve
Erzincan ovaları bunlara örnektir.
Taşkın ovaları: Taban düzeyinde akarak deniz seviyesine
yaklaşan akarsuların ağızlarında ya da aşağı kesimlerinde oluşmuş
ovalardır. Taban seviyesine ulaşması nedeniyle akarsuların eğimleri,
hızları ve taşıma güçleri çok azalır. Buralarda oluşan geniş tabanlı
alüvyal dolgulu ovalara taşkın ovası ya da taban seviyesi ovası adı
verilir. Akarsular bu tabanlarda menderesler çizerek akarlar, yer
yer taşarak taşkınlara neden olurlar. Bazen de yataklarını
değiştirirler. Ülkemizdeki birçok akarsu, denize kavuşmadan bu
şekilde bir birikim sonucunda taşkın ovaları oluştururlar.
Sakarya'nın Adapazarı Ovası, Seyhan ve Ceyhan'ın oluşturduğu
Çukurova, Batı Anadolu'da çöküntü alanlarında yer alan ovalar
bunlara örnek oluşturabilir.
Deltalar: Akarsuların deniz veya göllere ulaştıkları
kesimlerde taşıdıkları malzemeleri akasu ağızlarında biriktirmesiyle
oluşur. Taban seviyesi ovalarından farkı, deltaların deniz içinde de
birikme yapmalarıdır. Seyhan, Ceyhan, Meriç, Kızılırmak,
Yeşilırmak'ın deltaları ülkemizin tipik delta örnekleridir.
Deltalar, denize doğru ilerleyerek gelişirler ve büyürler. Ancak bu
gelişim için kıyıda kuvvetli akıntı olmaması gerekir. Örneğin;
üzerinde eski bir liman olan Truva kentinin kurulu olduğu Biga
Yarımadası üzerindeki Kara Menderes Çayı, Çanakkale Boğazı
çıkışındaki deniz akıntılarına
yenilerek denize doğru ilerlemesi sürerken durmuş ve burada üçgen
şekilli delta denize doğru gelişememiştir.
AKARSU AŞINDIRMASI-BİRİKTİRMESİNİN BİRÜKTE GÖRÜLDÜĞÜ ŞEKİLLER
Taraçalar (sekiler): Bunlar, vadilerin yamaçlarında basamak
şeklinde yüksekte kalmış akarsuların eski taban parçalarıdırlar.
Genellikle iklim değişiklikleri, alanın yükselmesi ya da denizin
alçalması sonucunda taraçalar oluşurlar. Taraçalar, geniş yatağına
alüvyonlarını yaymış olan bir akarsuyun, tekrardan canlanarak,
yatağını kazmaya başlaması ve derinleştirmesiyle oluşurlar.
Ülkemizde dağ alanları dışındaki vadilerde akarsu taraçaları daha
çok görülürler.
Menderesler: Akarsuyun yatak eğiminin azaldığı yerlerde, yana
aşındırma sonucu oluşan büklümlerdendir. Menderesler yapan bir
akarsuyun akış hızı az, uzunluğu ve yana aşındırması fazladır.
Örnek: Büyük-Küçük Menderes.
Diğer Coğrafya Notları, Testleri ve Videoları için Tıklayınız