Sözcükte Anlam Bilgisi

Bu dersimizde sözcükler arası anlam ilişkileri, sözcükte anlam olayları, sözcükler arası anlam ilişkileri gibi konuları ele alacağız.
SÖZCÜKTE ANLAM (ANLAM
BİLGİSİ)
1. Gerçek Anlamlı Sözcükler
Kelimenin tek başına ifade ettiği anlamına denir. Bu herkes
tarafından bilinen ve kullanılan en yaygın anlamdır. Sözcüğün
kullanımında kazandığı anlamdır. Buna "temel anlam" da denir.
Ev sözcüğünün temel anlamı "içinde oturulan, barınmak için tahta,
taş, beton gibi elverişli malzemelerle yapılan yapfdır. Daha sonraki
zamanlarda kazandığı diğer anlamlar temel anlam değil, yan anlam,
değişmece (mecaz) anlam, deyim hatta terim anlam olabilir.
Bakmak sözcüğünün temel anlamı "bakışı bir şey üzerine çevirmek"tir.
Katı sözcüğünün temel anlamı "serttir. "Kol" sözcüğü canlıların bir
organıdır.
Toplamak sözcüğünün anlamı "bir araya getirmektir.
2. Yan Anlamlı Sözcükler
Bir sözcüğün temel anlama bağlı kalarak tümcede kazandığı ikinci
anlama denir. Temel anlama şekil ve görevce benzerlik gösteren
sözcüklere yan anlam denir.
Toplamak sözcüğünün yan anlamları "devşirip kaldırmak; dağınıklıktan
kurtarmak; artırıp biriktirmek; hizmete çağırmak; sayıları birbirine
ekleyip sonucunu bulmak"tır.
Yatakları topla, (devşirip kaldırmak) Bu odayı biraz toplamalıyız,
(dağınıklıktan kurtarmak)
Bayağı servet toplamış, (biriktirmek) Askere topladılar, (hizmete
çağırmak) On ikiyle yediyi topla, (sayıları eklemek)
• Bakmak sözcüğünün yan anlamları "aramak; yüzü bir yöne doğru
olmak; bir şeyin gelişmesi veya iyi durumda olması için emek vermek;
muayene etmek; yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmaktır.
Baktım ama anahtarı bulamadım, (aramak)
Ormana bakan penceresinden etrafı seyrederdi, (yüzü bir yöne doğru
olmak)
Çiçeklere bakmıyorsun, (gelişmesi için emek harcamak)
Şu hastaya da bakayım; sıra sana gelecek. (muayene etmek)
Ankara'ya gitmem sana bakıyor, (yapılabilmesi bir şeye bağlı
bulunmak)
• Ev sözcüğünün yan anlamları "evin iç düzeni, eşyası; içinde bir iş
görülen yer; sanat, kültür, ekonomi gibi bazı toplumsal
faaliyetlerin yapıldığı kuruluştur.
Evi çok temizdi, (evin iç düzeni, eşyası) Gözlemevinden ayrıldı, (iş
görülen yer) Öğretmenevinde düğün yapmayı düşünüyor. (kuruluş)
3. Değişmece (Mecaz) Anlamlı Sözcükler
Bir sözcüğün temel ve yan anlamlarının dışında bir başka
sözcüğün anlamını üstlenmesiyle oluşan yeni anlamına denir. Bu
anlamda şekil ve görevce benzerlik yoktur, sadece anlam ilgisi söz
konusudur.
Örnekler
• ev sözcüğünün değişmece anlamı "aile"dir. Evine bağlı bir
adamdır.
"O, kalpsizin biriydi." cümlesindeki "kalp", acımasız" anlamını
verir.
• Katı sözcüğünün değişmece anlamı "hoşgörüsüz, merhametsiz,
acımasız"dır.
Yeni patronumuz çok katı bir insan.
"Sen ne yüreksiz bir çocuksun." cümlesinde çocuğun acımasızlığı
değil, cesaretsizliği söz konusudur.
• Çiğnemek sözcüğünün temel anlamı "ağıza alınan bir şeyi dişler
arasında ezmek"; yan anlamı "ayak veya tekerlek altına alıp ezmek";
değişmece anlamı ise "sayılması gereken bir şeyi saymamaktır.
Lokmaları yavaş yavaş çiğnemeliyiz. (temel anlam)
Öteden gelen araba onu çiğneyecekti, (yan anlam)
Habersizce sinemaya giderek beni çiğnedin. (mecaz anlam)
• El sözcüğünün temel anlamı "kolun bilekten parmak uçlarına kadar
olan, tutmaya yarayan organı"; değişmece anlamı da "aracı,
vasıta'dır.
Ellerimi yıkayacağım, (temel anlam) Kardeşimin eliyle ona mektup
yolladım, (mecaz anlam)
4. Deyim Anlamlı
Sözcükler
Deyim, genellikle gerçek anlamından az çok ayrı; ilgi çekici bir
anlam taşıyan kalıplaşmış sözcük öbeklerine elenir. Bu sözcük
öbeklerinde yer alan bütün sözcüklerin deyim içinde kazandıkları
anlama da deyim anlam adı verilir. Deyimler birden fazla sözcükten
oluşur. Bu sözcüklerden en az birinin mecazlaşma şartı vardır.
Deyimlerin kalıbı bozulmadan içerisine sıfat ve zarflar girebilir.
Örnek: kaş yapayım derken her zaman göz çıkarır.
Örnekler
Göz sözcüğünün temel anlamı "görme organı"; yan anlamları
"bakış; kaynak; delik, boşluk; çekmece..."; deyim anlamları "göz
açamamak, yoğun işler sebebiyle başka bir şeye vakit ayıramamak;
gözardı etmek: gereken önemi vermemek; göz gezdirmek: incelemeden
okumak..." tır.
Gözlerinin rengi çok güzel (temel anlam) Kardeş gözüyle bakıyor,
(yan anlam) İğnenin gözünden ipliği geçirir misin? (yan anlam)
Dolabın gözündeki çorapları getir, (yan anlam) Sınavlar yüzünden
gözümü açamadım, (deyim anlam)
Bu konuyu gözardı etmemelisin, (deyim anlam) Dergideki şiirlere göz
gezdirelim, (deyim anlam)
• El sözcüğü de değişik deyimlerde farklı anlam kazanarak deyim
anlam görevini üstlenir.
el etek çekilmek: Bütün işlerden elini eteğini çekti.
el etek öpmek: Zaman herkesi el etek öper hâle getirir.
ele avuca sığmamak: Ele avuca sığmaz haşarı bir çocuktu.
• İyi
İyi insan adı üstüne gelir, (temel anlam)
İyi para kazanıyor, (yan anlam)
İyi bir cevaptı, (yan anlam)
İyi gözle bakmamak: Sana hiç iyi gözle bakmıyor, (mecaz anlam)
iyi gelmek: Ağrılarıma bu ilaç iyi geldi, (mecaz anlam) •Su
Çeşmeden akan suyu içme. (temel anlam) Çamaşırları iki su yıkadım,
(yan anlam) suya sabuna dokunmamak: Suya sabuna dokunmayan
yazılardı.
sudan ucuz: Bu kazaklar sudan ucuz. suyuna gitmek: Annemin suyuna
gidiyorum, su gibi ezberlemek: Yapacaklarımı su gibi ezberledim.
• Oyun
Tenis, vücudu çok çalıştıran bir oyundur, (temel anlam)
oyuna gelmek: Bir daha oyuna gelmem.
5. Terim Anlamlı Sözcükler
Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel
ve belirli bir kavramı karşılayan kelimelere terim denir. Terimler
kesin anlamlı sözcüklerdir. Kullanıldığı alanda gerçek anlamlı olur.
• Açı
Bir üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir, (terim anlam)
Bizim açımızdan hiçbir sorun yok. (mecaz anlam)
• Basamak
Basamaktan koşarak çıktı, (temel anlam) Muhabirlik benim için önemli
bir basamaktı. (mecaz anlam)
• Gözlem
Yazar, roman kahramanlarını gerçek hayattaki gözlemlerinden
çıkarırdı, (terim anlam)
Gök bilimci gözlemle sonuca ulaşır, (terim anlam)
• Işık
Okumak için bu ışık yetersiz, (temel anlam)
Bütün gözlerden anlamlı ışıklar saçılıyordu. (mecaz anlam)
Onun çizdiği yol bu ulus için vazgeçilmez bir ışıktır, (mecaz anlam)
İnsanoğlunun ışık hızına ulaşması imkansız görünüyor, (terim anlam)
6- Soyut ve Somut Sözcükler:
Sözcükleri karşıladıkları kavramların niteliklerine göre soyut
ve somut olarak iki türde incelemek gerekir:
a) Somut Anlam: Beş duyu organından biri veya birkaçı ile
algılanabilen kavram veya varlıkları karşılayan sözcükler somut
anlamlıdır.
taş, ağaç, ses, su hava...
b) Soyut Anlam: Duyu organlarımızla algılana-mayıp ancak
duygularımızla, akıl veya bilgimizle algıladığımız varlıkları,
kavramları karşılayan sözcüklerdir:
Sevinç, zeka, korku, nefret, sevgi, akıl...
Sözcüklerde Anlam Çeşitlenmeleri I - Aktarmalar:
a) Deyim Aktarması: Sözcüklerin karşıladığı kavramla, bir başka
kavram arasında benzerlik yoluyla ilgi kurularak, sözcüğün ilgili
kavrama aktarılması olayıdır. Genellikle insan organlarını
karşılayan sözcükleri başka kavramlara aktararak oluşturulur. "Baş"
sözcüğünün "dağın başı", "yolun başı" gibi anlamlar vererek
belirtmek bu aktarmanın sonucudur. "Boğaz" sözcüğü de şişe, bardak
gibi eşyaların boğaza benzeyen kısımlarına verilerek ad olur.
İnsanlara özgü niteliklerin doğadaki varlıklar için kullanılması da
deyim aktarmasıdır: kör kuyu, kel tepe, yorgun yapraklar... (Bu tür
anlatımlar kapalı istiaredir.)
b) Ad Aktarması: Bir kavramın kendisi kullanılmadan
kendisiyle ilgili bir başka kavramı karşılayan bir sözcükle
anlatılmasıdır: Ben Yahya Kemal'i okuyorum. Ankara bu karara
uymayacaktır. Ankara sözcüğü, TC. hükümeti anlamında kullanılmıştır.
Yahya Kemal, onun kitapları anlamını vermektedir.
c) Somutlaştırma: Anlatılması kolay olmayan duygu ve
düşünceleri karşılayan soyut kavramların somut kavramlar
aracılığıyla anlatılmasıdır. "Ne kadar kalpsizsin!" cümlesinde kalp
sözcüğü, acıma duygusunu ifade eder. Somutlaştırma anlatımın daha
vurgulu olmasını sağlar. Bir çeşit deyim aktarması olan
somutlaştırma deyimlerin oluşturulmasında da önemli rol oynar." kök
söktürmek, kabına sığmamak, saman altından su yürütmek",
somutlaştırma yoluyla yapılmış deyimlerdir.
2- Benzetme
Aralarında, yakınlık, benzerlik görülen, zayıf olanı, anlama güç
vermek amacıyla güçlü olana benzetmeye denir. Benzetmelerin dört
öğesi vardır.
1- Benzeyen (zayıf olan) 2- Benzetilen (güçlü olan) 3- Benzetme
edadı (gibi-kadar) 4- Benzetme yönü...
Kar gibi beyaz gömlek
benzetilen ben. ben. benzeyen edadı yönü
Benzetmelerde dört öğe de kullanılmayabilir. "Kar gibi gömlek"de
benzetmedir.
3- Genel Anlam - Özel Anlam - Dolaylama
Genel Anlam: Sözcük, karşıladığı kavramın tamamı için
kullanılmışsa genel anlam verir. Kitap bilgi kaynağıdır, cümlesinde
"hangi" sorusu belirlenmiş bir varlığı göstermez. Tüm kitaplardan
söz edildiği için geneldir.
Özel Anlam: Sözcük, cümlede bilinen bir varlık için
kullanılmışsa özel anlamlıdır. "Kitabı evde unutmuş" cümlesinde
hangi kitap olduğu bilindiği için özel anlamlıdır.
Dolaylama: Tek bir sözcükle söylenebilen bir varlık veya
kavramı, daha etkili olması için süslü, sanatlı bir anlatımla
anlatmaktır. Dolaylama, toplumun ortak anlatımlı konularında
yapılır:
Kaleci: File bekçisi, Atatürk: Büyük kurtarıcı
Balık: Derya kuzusu, Kömür: Kara elmas,
Pamuk: Beyaz altın
Diğer Türkçe Notları, Testleri ve Videoları için Tıklayınız